On Mon, 14 Jul 2025 17:16:21 -0600, MK <
playbg-rgb@yahoo.com> wrote:
On 7/14/2025 4:12 PM, Sabri wrote:
Buraya test atsak gunah islemis olurmuyuz ?
Sevap kazanırsın, cennetlik olursun. ;)
İki yıl kadar önce Google USENET'e WWW'den
erişimini kapatınca, büyük çoğunluk USENET
toptan kapandı sandı, gitti.
Oysa bizim gibi birileri hergün yeni yazı
varmı diye bir umutla bakmayı sürdürüyor.
Bundan sonra eskisi gibi olamaz oysa eski
arşivlerde çok değerli yazılar var. Yeni
kuşaklar Google'dan arayıp bulup okumayı
becerebilirse...
MK
Cok sevindim,
Bu sunucuda 240K baslik varmis, Ornek olarak
Rifat in attigi 2006 dan bir Gazete makalesini ekliyorum.
Daha sonra senin gibi cok degerli olduklarini bildigim diger
yazarlardan Google Groups dan aramalar yapip calismasini kontrol
etmeyi amacliyorum. Belki genclere baglantilarla yeni sosyal gruplara
iletirim.
K
---------------------------------
Mine G. Kirikkanat (30.09.2006)
Damardan salaklik
Türkiye’de ayaklarin bas oldugunu biz görüyor, biliyor ve söylüyorduk. Ancak bas olan ayaklar, asillarini inkârla üstlerine alinmiyor,
saniyorduk. Meger ne inkâri, basinin üzerinde tasimasi gereken unvani, çoraplarina yazdirarak ayakligina gururla sahip çikan da varmis!
Basyazarimiz Güngör Mengi, önceki günkü yazisinda: “Eger bu çorap
olayi bir olguyu temsil ediyorsa, egitimi yere bu kadar yaklastiran
bir bakan hiç olmamisti” diyordu.
Oysa gri çoraplari üzerine “Milli Egitim Bakani Hüseyin Çelik”
yazdiran zat, bence çok hakli: Yoksa bakan oldugunu anlamak gerçekten
zor, hatta imkânsiz da olabilirdi. Ama artik ayagina geçirdigi
çoraplarin üzerine yazdirdigi ad ve unvaniyla örtüsen bakanlik faaliyetlerini hiç unutmayacagiz! Hatta bendeniz, Sayin Bakan’in isim
ve unvanli çoraplarinin fotografini, AB Komisyonu ve Avrupa
Parlamentosu’na gönderip, “Bakin siz Türkiye’de baslara rapor yazip duruyorsunuz, oysa muhatabiniz ayaklar!” diye uyarmayi düsünüyorum.
***
Türkiye, gerçeküstü bir ülke. Haberleri izlerken, bazen dehset, bazen komedi kurgulari seyredip okuyormus hissine kapiliyorum. Öyle olaylar
var ki, insan hayaline bes basiyor, Türkiye’nin gidisati hakkinda yapilabilecek tüm metaforlari geride birakiyor.
Örnegin, Konya’da 11 yasindaki bir çocuk, kalp ameliyati sonrasi kan dolasimi artsin diye agizdan verilmesi gereken Viagra, hemsire
yoklugunda temizlik isçisi tarafindan damardan siringa edilince
ölüyor.
Ankara’da ise çoraplarinda Milli Egitim Bakani yazan zat da zaten, 11.
Sinif Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi kitabindaki “Abdest suyu kandaki al yuvarlarin sayisini artirir,” ifadesini dogrulayip, Alman bilim adami
Elbert Schalle’nin 1957’de yazdigi “Basarili Tedaviler” adli kitaptan alinti yapildigini iddia ediyor. Ayagiyla düsünmeyen normal bir
insanin aklina ister istemez, “Acaba Konya’daki zavalli çocuga
damardan siringa yapan temizlik müstahdemi mi Viagra’yi abdest suyuyla karistirdi, yoksa temizlikçiyi saglik memuru olarak kullanan hekimlik
mi, abdest suyuyla tip egitimi almisti?” sorusu geliyor.
Akla gelenler arasinda, tabii ki en birinci tepki, abdest suyu içerek çoraplarina yazdirdigi unvana eristigi anlasilan zatin, abdest suyunu kendisine damardan zerkini dilemek. Ama serde kartezyen mantik var ya,
ikinci tepki olarak Dr. Elbert Schalle’nin “bilimsel” abdest
suculugunu arastirdim.
Google arama motoru, birakin bilim adamligi, Elbert Schalle diye bir
kisi bile tanimiyor, sayin seyirciler. Normal. Çünkü adamin adi Elbert degil, Albert Schalle. Yazdigi kitap “Die Kneippkur” 1957 degil, 1944 tarihli ve zaten “Basarili Tedaviler” demek degil, adini 1821-1897
yillari arasinda yasamis olan Sebastien Kneipp’tan alarak “Kneippkur” olan ve “abdest” kelimesinin bir kez bile anilmadigi, zira Uzak Dogulu “zen” felsefesi ile Çin, Hint tababetini bulusturan bir “hidroterapi” yani su kürü tedavisi!
***
Çoraplara marka Milli Egitim Bakanligi’nin referans aldigi “Basarili Tedaviler, 1957”, kuskusuz Türkiye’de ayni yillardaki yerli Mike Hammer’lar kadar heyecanli bir kitapçik. Ancak ne yazari, ne de
uyarlayani maalesef Kemal Tahir kadar basiretli.
Yine gazetelerde okuduk: Istanbul’un lüks semtlerini soyan ve 11’i
polis 54 kisilik hirsiz çetesi, girdikleri evde çalacak mal
bulamayinca, üzerlerindeki ugursuzlugu atmak için türbeye gidip kurban kesiyor, bereket duasi ediyorlarmis...
Millete damardan salaklik zerkedenler ise tam tersi: Sahibini türbeye gönderdikleri mülkü soyuyor, sonra da budala bolluguna sükrediyorlar.
--- SoupGate-Win32 v1.05
* Origin: fsxNet Usenet Gateway (21:1/5)